Öz Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, 2024 yılını değerlendirdiği ve 2025 yılı beklentilerini paylaştığı bir basın toplantısı düzenledi.
Öz Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, 2024 yılını değerlendirdiği ve 2025 yılı beklentilerini paylaştığı bir basın toplantısı düzenledi. Aslan, orman işçilerinin çalışma koşulları ve sendika faaliyetleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. 2025 yılında sendikanın hedefleri ve planları hakkında detaylı bilgiler verdi.
Settar Aslan: 2024’de yaşadığımız sıkıntıları 2025’de yaşamak istemiyoruz
Öz Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, Orman ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) çalışanlarının maaş ve ücretlerine refah payının yansıtılması gerektiğini belirterek “İşçi, ‘geliri düşük ve sabit, vergisi yüksek ve artan oranlı emekçi’ tanımından kurtulmalı. Bunun için de hem gelirde hem vergide adaleti sağlamak gerek” dedi.
Öz Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, sendika genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Aslan, şunları söyledi:
2024 yılını değerlendireceğimiz, 2025 yılından beklentilerimizi ifade edeceğimiz toplantımıza; Hoş geldiniz. Onur verdiniz. Bu vesileyle, “Çalışan Gazeteciler Gününüzü şahsım ve sendikam adına bir kez daha tebrik ederim. Orman işçilerimize kadro ve şehitlik hakkını almamızda; haber ve yayınlarınızla bize verdiğiniz moral ve desteği unutamayız. Bu kapsamda, Öz Orman-İş’in emeğinin ve sendikal mücadelesinin görünür olmasına dair emeklerinize münhasıran teşekkür ederim.
2024’DE YENİ VE SİVİL ANAYASAYA DAİR DAHA FAZLA ADIM ATILDI
Dünya ne yazık ki 2024 yılında da; Savaşlardan, çatışmalardan, gerginlikten ve adaletsizlikten tam olarak kurtulamadı. Suriye’de Baas rejimi ve Esad döneminde yaşanan zulümlere son verildi, yeni bir bakış açısı ile Suriye’de yeni bir sayfa açıldı. Siyonist İsrail Gazze’de soykırımı sürdürdü. Zalim Çin, Doğu Türkistan’da zulme ara vermedi. Emperyalistler sömürmeye, Kapitalistler servet büyütmeye devam etti. Afrika’daki açlık, susuzluk ve sömürü de devam ediyor. Rusya-Ukrayna savaşının, etkileri devam etti. Sıkılaşma adımları da sürdü. Finansal çalkantılar, ekonomik kırılganlık 2024’de küresel ekonomiye olumsuz yansıdı. Finans ve ekonomi tarafında küresel düzeydeki belirsizlik; dövizden, faize, borçtan, bütçe açığına her ülkeye sıkılaşma, daralma, tasarruf baskısı üretti. Bunun yanında 2024 yılında Türkiye’de terörle mücadelenin olumlu sonuçlarını daha fazla hissettik. Maraş depreminin yaralarını hızla saran çalışmalar yapıldı. Turizmde ve ihracatta yeni rekorlara ulaşıldı. Ekonomide büyüme devam etti. Kişi başına milli gelirde artış gerçekleşti. 2024’de yeni ve sivil anayasaya dair daha fazla adım atıldı. Bununla birlikte, enflasyon olması gereken seviyeye düşürülemedi. Faiz oranları ve bütçedeki faiz yükü yüksekliğini korudu.
2024’DE YAŞADIĞIMIZ GEÇİM SIKINTISINI 2025’DE YAŞAMAK İSTEMİYORUZ
Bir yanda enflasyonla mücadele programının diğer yanda fiyat etiketlerine yansıyan hayat pahalılığının baskısını, 2024 yılında hep birlikte hissettik.
Emek kesimi olarak 2024’de; Artan gider ve yetmeyen gelir, düşmeyen enflasyon, yükselmeyen maaş gerginliğini yaşadık. Hem enflasyonu yükselten fiyatlar hem de fiyatları yükselten enflasyon sarmalında kaldık. Maaş ve ücretlerdeki artışları, enflasyon gerekçesi göstermeye kalkışanlara şahit olduk. Oysa bizim penceremizden baksalardı, maaş zamlarının enflasyonu yükseltmediğini, aksine enflasyonun maaş ve ücretleri erittiğini görürlerdi. Gerçek şu ki 2024 yılı; asgari ücretlinin, işçinin, emeklinin, çiftçinin geçinmekte zorlandığı bir yıl oldu. 2024’de yaşadığımız geçim sıkıntısını 2025’de yaşamak istemiyoruz. Gelir adaleti sağlanamadığı gibi vergi adaleti de sağlanabilmiş değil. Vergide adalet, yanlış bir şey söylemiyoruz. Bir yanlışlığın düzeltilmesini istiyoruz. Orman ve TİGEM çalışanı arkadaşlarımızın bordolarına bakıldığında, vergi mağduriyeti çok net görünüyor.
Ormanlar, insanlığın ortak mirasıdır. Orman varsa yağmurunuz; yağmur varsa otunuz, otunuz varsa etiniz ve sütünüz; olabilir. Hepsi varsa temiz havanız, sağlığınız, doğanız ve yeşiliniz vardır. Bütün bunlar üzerinden; yaşanabilir çevre, işleyen ekonomi söz konusu olur. Ormanı korumak, bu nedenle çok önemli. Ormanı korumak, insanı, sağlığı, huzuru korumaktır. Ormanı korumak; yeşil vatanı korumaktır. Ormanı korumak, orman işçilerinin, ateş savaşçısı kardeşlerimizin hakkını ve hukukunu korumakla başlar.
Biz Öz Orman-İş olarak, Orman İşçilerinin ve TİGEM işçilerinin;
Mali ve sosyal haklarını artırmak,
Çalışma şartlarını düzeltmek,
Sosyal yardımlarını ve morallerini yükseltmek
Hedefleriyle sendikacılık yapıyoruz
SÜPER GÜÇ DENİLEN AMERİKA ORMAN YANGINLARINDA BİZİM KADAR BAŞARILI DEĞİL
Her zaman şunu dile getiriyorum, dünyanın bir ucunda yanan bir fidanın bize de zararı var. Gökyüzüne sınır koyamazsınız. Bugün Amerika yanıyor bu yangının etkileri bütün dünyayı etkiliyor. Bunun yanında biz orman yangınları ile mücadele ederken çok eleştirildik. Bizi eleştirenler dışarıdan değil içeriden bizden dediklerimiz tarafından eleştirildik. Havadan müdahale hususunda sınıfta kaldığımızı söyleyen hatta bunu helikopterlerin olmadığı esnada videoya çekmeye çalışanlar bile oldu. Bütün kötü niyetli çabalara rağmen, söndürülemez denilen yangınları 16 gün gibi kısa bir sürede söndürdük. Şunu unutmayın bizim teşkilatımızın dünya ormancılarından bir farkı var biz ormanlarımıza yeşil vatan diyerek müdahale ederiz, biz yangınlara uzaktan değil, bire bir yakın temas kurarak müdahale ederiz çünkü biz şunu çok iyi biliyoruz yangınlar havadan müdahale ile yavaşlatılır, karadan müdahale ile de söndürülür. Bugün süper güç denilen Amerika’da 6 uçak 12 helikopterle ormanlara müdahale ediliyor. Amerika ağzı ile bizi eleştirenlere, Nerede devlet, nerede millet diyenler bu söylediklerime dikkat etsin. Biz 2022 orman yangınlarında 43 helikopter, 13 uçakla yangınlara müdahale ettik. Bunun yanında bire bir yangına müdahale eden, gece gündüz demeden ormanların içinde olan Ateş Savaşçılarımızın yeşil vatan aşkı var. Bu yüzden ülkemizdeki orman teşkilatının bir benzerini dünyada bulamazsınız.
Bu sebeple Orman Teşkilatımızın cesur, fedakâr ve inançla iş gören topluluğunu mutlu etmek, huzurlu kılmak gerek.
Tarımsal kapasitemizi geliştirenlerin Ormanlarımızı koruyanların, hakkını ve hukukunu korumak, artırmak durumundayız.
Önümüzde 2025-2026 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesi süreci var.
2024 yılında ekonominin, maaşların ve fiyatların durumu da ortada.
2024 yılında yaşanan, artan gider-yetmeyen gelir, düşmeyen enflasyon-yükselmeyen maaş gerginliği; 2025 yılında yaşanmasın.
İŞÇİNİN MAAŞI YIL SONUNDA YOLUNMUŞ KUŞA DÖNÜYOR
Yılın ikinci ayından itibaren %20’lik dilimden vergi kesiliyor. Yani maaş, yüzde 5 düzeyinde azalıyor. Yılın ikinci altı ayında ise %27’den vergi ödüyorsunuz. Maaşta yüzde 12 düzeyinde bir düşüş gerçekleşiyor. Maaş, vergi matrah ve oranları nedeniyle tam anlamıyla kuşa dönüyor. İşçi, “geliri düşük ve sabit, vergisi yüksek ve artan oranlı emekçi” tanımından kurtulmalı. Bunun için de hem gelirde hem vergide adaleti sağlamak gerek. Doğrudan ve dolaylı vergiler üzerinden bakıldığında maaşlarımızın %45’i vergiye gidiyor. Burada biz şunu söylüyoruz. Benden, maaş cebime girmeden en az %15 gelir vergisi alınıyor. Üstüne bir de yaptığım harcamalardan dolayı, KDV ve ÖTV türü dolaylı vergilerle ilave %20 daha alınıyor. Basit olarak, maaşın her 100 lirasının en az 35 lirası vergiye gidiyor. Duruma göre bu bazen 50-55 liraya kadar yükselebiliyor. Hiç gecikmeden vergi yükümüzü düşürün diyoruz. Vergide adil olunmasını, makul olunmasını ve insaflı olunmasını istiyoruz.
İŞÇİ HARCADIĞINI GİDER OLARAK GÖSTEREMİYOR
Sermaye kazancı elde edenler, araçlarına aldıkları yakıtı gider gösterebiliyor. İşçi aldığı yakıtı da ekmeği ve şekeri de çocuğunun eğitim maliyetini de vergi matrahından düşemiyor, gider olarak gösteremiyor.
Beklentimizde belli. Ya oranı %15’de sabitleyin. Ya emek gelirleri için %15’lik dilimdeki matrahı hatırı sayılır düzeyde yükseltin. Ya da işçilerinde maaşlarında da emsal düzeydeki kamu görevlisi maaşlarına benzer istisna ve muafiyetler sağlansın. Vergi yükümüz düşmeli ki, gelirimiz düşmesin, giderimiz artmasın. Önümüzde bir toplu iş sözleşme süreci var. 2024’de yaşadığımız geçim sıkıntısını 2025 ve 2026’da yaşamak istemiyoruz. 2022 Aralık-2024 Aralık dönemi enflasyonu yaklaşık %140 civarında. Bu iki yıllık dönemde, maaş ve ücretler, paranın değeri açısından ciddi bir kayıp var. Satın alma gücü, ciddi anlamda düşmüş. Mal ve hizmetlerin satış bedeli ise ciddi anlamda yükselmiş. Bu tablo karşısında hiç kimse; “maaş ve ücret artışları beklenti enflasyon üzerinden, hedef enflasyon üzerinden yapılmalı” anlayışını izaha kalkmasın.

